Zaten Ölümlü Olan İnsana Savaşlar Hiç Yakışmıyor


İnsanlık, tarih sahnesine adım attığı ilk günden bu yana bir mücadele içinde. Önce doğayla, sonra birbirimizle, en sonunda da kendimizle savaştık. Ancak bir gerçeği unuttuk: İnsan ölümlü bir varlık. Savaş, bu gerçeğin acımasız bir inkarıdır ve insanoğluna hiç yakışmayan bir uğraştır.

Her insanın hayatı, doğumla başlayan ve ölümle sona eren bir yolculuk. Bu yolculuk, zaten kendi içinde yeterince kırılgan ve geçici. Peki, ölümlü bir varlık neden başka bir ölümlünün canını almayı kendine hak görür? İnsan, aynı gökyüzüne bakıp aynı yıldızların altında nefes alırken, ne uğruna savaşıp bu dünyayı kan gölüne çevirir?

Savaşlar, sadece silahların çarpıştığı bir sahne değil; aynı zamanda insanın vicdanıyla, merhametiyle ve aklıyla verdiği bir kayıptır. Tarih boyunca büyük liderler, ideolojiler veya toprak kavgaları için savaşlar başlatıldı. Ancak bu savaşların hepsi, arkasında yıkılmış şehirler, mahvolmuş hayatlar ve sönen hayalleri bıraktı. Yıkımın sonunda kazanan kim oldu? Hiç kimse. Kaybedense hep insanlık oldu.

Modern çağda teknoloji ve bilimle daha aydın bir toplum olmamız beklenirken, savaşların hâlâ hayatımızın bir gerçeği olması düşündürücü. Oysa ki bilim insanları, doğanın en ufak bir dengesizliğinin bile milyonlarca türü etkilediğini söylüyor. İnsan, bu doğanın sadece bir parçası. Peki, biz birbirimize zarar verdiğimizde aslında kime zarar verdiğimizin farkında mıyız?

Unutmayalım ki, insan ölümlü bir varlık. Hayatın kendisi zaten yeterince kısa ve kırılgan. Dünyaya bir iz bırakmak istiyorsak, bu iz sevgi, barış ve dayanışma olmalı. Barışın dilini konuşmak, öfkeyle kurulan cümlelerden çok daha güçlüdür. Çünkü insanın gerçek mirası, yıktıkları değil, inşa ettikleridir.

Savaşlar, belki liderlerin kararlarıyla başlıyor, ama her zaman halkların omuzlarında bir yük olarak kalıyor. Bugün bir bomba bir şehri yerle bir ederken, aslında sadece binalar değil; bir çocuğun hayalleri, bir annenin sevgisi, bir insanın geleceği de yok oluyor.

İnsanlık olarak bu dünyada bıraktığımız en büyük miras barış olmalı. Zaten ölümlü olan insana savaşlar hiç yakışmıyor. Kavgayı değil, sevgiyi büyütmek bizim elimizde. Çünkü bu dünya, paylaşmayı seçtiğimizde hepimize yetecek kadar büyük.


Sözde değil, özde bir barış dileğiyle…


YORUM GÖNDER

Daha yeni Daha eski