Sevgi, insanın ruhuna bahşedilmiş en güçlü bağdır. Ancak Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, sevginin sadece dışarıda aranacak bir şey olmadığını, insanın kendi içindeki sevgiye ulaşmasının aslında engellerle mücadele etmekten geçtiğini söyler. Bu, hayatın anlamını arayan herkes için derin bir yolculuğun başlangıcıdır.
Mevlânâ’nın bu sözü, insanın iç dünyasındaki çatışmaları ve zorlukları aydınlatıyor. Sevgi, bir kaynaktır ve bu kaynak aslında hepimizin içinde bulunur. Ancak zamanla, yaşamın sert rüzgarları, toplumsal normlar, korkular ve önyargılarla bu kaynağın üstü örtülür. İnsan, sevgiye ulaşmak için önce bu örtüleri kaldırmalı, kendi iç dünyasındaki engelleri bir bir bulup aşmalıdır.
Sevgiye Karşı İnşa Edilen Duvarlar
Hayatımız boyunca, çoğu zaman farkında olmadan, sevgiyi kısıtlayan duvarlar inşa ederiz. Kin, nefret, kıskançlık gibi duygular, bu duvarların tuğlalarını oluşturur. Ayrıca, reddedilme korkusu ve hayal kırıklıkları, sevgiye olan inancımızı zayıflatır. İşte bu noktada Mevlânâ bize bir hatırlatma yapar: Asıl görevimiz sevgiyi aramak değil, ona ulaşmamızı engelleyen tüm bu duvarları yıkmaktır.
Engellerle Yüzleşmek
Mevlânâ’nın öğretileri, sevginin keşfedilmesinin bir içsel arınma süreci olduğunu vurgular. İnsan, sevginin kaynağına ulaşmak için önce kendisiyle yüzleşmelidir. Bu yüzleşme, dürüstlük, sabır ve cesaret gerektirir. Hatalarımızı kabullenmek, korkularımızla yüzleşmek ve geçmişimizin yüklerinden kurtulmak, bu sürecin vazgeçilmez adımlarıdır.
Bir diğer önemli adım ise önyargılarımızı ve kalıplaşmış düşüncelerimizi sorgulamaktır. Çünkü sevgi, özgürlük ister. Kalıplar ve önyargılar ise sevginin doğal akışını kesintiye uğratır. Mevlânâ, “Sevgi, her şeyi olduğu gibi kabul etmekten doğar,” derken, bu özgürlüğün altını çizer.
Sevginin Şifası
Sevgiye ulaşan kişi, sadece kendisiyle değil, çevresiyle de uyum içinde bir yaşam sürer. Sevgi, iyileştirici bir güçtür. Hem insanın iç dünyasında hem de toplumsal ilişkilerde bu gücü hissetmek mümkündür. Mevlânâ’nın felsefesi, insanın sevgiyi yalnızca bir duygu olarak değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi olarak benimsemesi gerektiğini öğütler.
Bugün dünyamızda sevgisizliğin ve anlayış eksikliğinin sonuçlarını her yerde görebiliyoruz. Savaşlar, nefret söylemleri, ayrımcılık… Tüm bunların çözümü, Mevlânâ’nın sözlerinde saklı. İnsan, önce kendi içindeki sevgiyi bulmalı ki, dünyaya da bu sevgiyi yansıtabilsin.
Sevginin Yolunda İlk Adım
Mevlânâ’nın öğüdü, günümüz insanı için bir rehber niteliğinde. Sevgiye ulaşmak için önce kendimizi tanımaya, eksiklerimizi kabullenmeye ve sevgiye karşı ördüğümüz duvarları yıkmaya cesaret etmeliyiz. Bu, kolay bir yolculuk değil. Ancak, insanın özüne ve anlamına ulaşmasının en güzel yoludur.
Mevlânâ’nın dediği gibi: “Sevgiyi aramayın. Çünkü sevgi zaten sizin içinizde. Yapmanız gereken tek şey, ona ulaşmanızı engelleyen her şeyi bir bir ortadan kaldırmaktır.”
Belki de şimdi, sevgiye doğru bir adım atma zamanıdır. İçimize dönelim ve sevgiyi keşfetmeye başlayalım. Çünkü dünya, sevgiyi bulan insanların ışığıyla aydınlanacak.
Yorum Gönder