Toplumların huzur ve barış içinde yaşamasını sağlayan temel değerlerden biri, bireylerin birbirine karşı gösterdiği saygı ve edeptir. Mevlânâ’nın “Edep aklın tercümanıdır. Herkes edebi kadar akıllı, aklı kadar şerefli, şerefi kadar değerlidir” sözü, bu gerçeği veciz bir şekilde ifade eder. Peki, neden edep bu kadar önemlidir ve hayatımızdaki yerini nasıl daha sağlam bir şekilde inşa edebiliriz?
Edep: İnsanlığa Açılan Kapı
Edep, bireyin hem kendine hem de çevresine karşı sergilediği saygılı, ölçülü ve ahlaklı davranışların bütünüdür. Mevlânâ, edebi aklın tercümanı olarak görerek, insanın düşüncelerini ve karakterini edebiyle dışa vurduğunu belirtir. Bu, şu anlama gelir: İnsan, iç dünyasında ne kadar derin bir akla sahipse, bunu davranışlarıyla o kadar yansıtır.
Bugün toplumların en çok ihtiyaç duyduğu değerlerin başında edep gelir. Zira teknolojinin hızla geliştiği, bireyselleşmenin arttığı bir dünyada, insani bağlar zayıflamakta, saygı ve nezaket gibi erdemler ihmal edilmektedir. Oysa edep, bireyleri birbirine bağlayan en güçlü köprüdür.
Aklın, Şerefin ve Değerin Ölçüsü
Mevlânâ’nın bu sözünde dikkat çekilen bir diğer önemli nokta, edebin insanın aklı, şerefi ve değeriyle olan ilişkisine vurgu yapmasıdır. Akıl, insanın doğruyu yanlıştan ayırt edebilme yetisidir. Ancak bu yeti, ancak edep ile birleştiğinde anlam kazanır. Aklını nezaketle birleştiren kişi, hem kendisine hem de çevresine faydalı olur.
Şeref ise, insanın onuru ve karakteridir. Şerefli bir insan, başkalarının haklarına saygı gösterir ve kendini daima yüksek ahlaki değerlerle donatır. Mevlânâ, edebi olmayan bir aklın, şerefi de eksik bırakacağını söyler. Zira insanın değeri, hem kendine hem de başkalarına gösterdiği saygıyla ölçülür.
Günümüzde Edep
Modern dünyada edep, çoğu zaman unutulmuş bir değer gibi görünse de, toplumsal ilişkilerin temel taşı olmaya devam etmektedir. Edep, sadece bireysel bir erdem değil, aynı zamanda toplumsal huzurun anahtarıdır. Bugün trafikte, sosyal medyada veya günlük hayatın herhangi bir alanında, edep sahibi bireylerle karşılaşmak bir huzur kaynağıdır. Ancak ne yazık ki, edebin eksik olduğu her ortamda kaos ve kargaşa kaçınılmaz hale gelir.
Edebin Yeniden İnşası
Edep, bir anda kazanılan bir değer değil, sürekli bir çaba gerektirir. Bu noktada, bireylerin hem kendilerini hem de çocuklarını edepli bir şekilde yetiştirmesi büyük önem taşır. Aile, bu eğitimin temel noktasıdır. Ailede öğrenilen edep, topluma taşındığında, bireyler arasında bir saygı zinciri oluşturur.
Sonuç olarak, Mevlânâ’nın bu veciz sözleri, hem bireysel hem de toplumsal hayatımızda edebin ne denli önemli olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Edebin akılla, aklın şerefle, şerefin ise insanın değeriyle bağlantılı olduğu bu derin felsefeyi anlayıp hayatımıza geçirmek, hem kendimize hem de çevremize sunabileceğimiz en büyük armağandır.
Unutmayalım ki, edep yalnızca aklın tercümanı değil, insan olmanın da nişanesidir.
Yorum Gönder