Modern çağın en büyük paradokslarından biri, bireysel çıkarların toplumun genel yararına tercih edilmesi ve bunun normalleşmesidir. Friedrich Schiller’in “Çıkar, zamanın büyük putudur” sözü, bu durumun hem eleştirisi hem de derin bir öngörüsüdür. Schiller, insanın ahlaki ve manevi değerlerini feda ederek çıkar peşinde koşmasını, zamanın ruhuna damga vuran bir sapma olarak görmüştür. Günümüzde bu söz, her zamankinden daha güncel ve düşündürücüdür.
Çıkarın Egemenliği
Schiller’in zamanında, kapitalizmin ve bireycilik ideolojisinin henüz ilk tohumları atılıyordu. Ancak bu fikirlerin bugünkü gibi küresel bir put haline geleceği belki de yalnızca onun gibi vizyonerler tarafından öngörülmüştü. Bugün, bireylerin ve kurumların öncelikli amacı, maddi kazanç veya güç elde etmek olmuş durumda. Bu çıkar odaklı yaklaşım, insan ilişkilerinden doğaya, eğitimden siyasete kadar her alanda hissediliyor.
Siyasette çıkar ilişkileri, ahlakın önüne geçmiş durumda. Birçok lider, halkın refahını değil, kendi siyasi kariyerini veya destekçilerinin ekonomik çıkarlarını önceliyor. Medyada ise gerçeklerin yerini popülerlik ve reyting kaygıları alıyor. Çıkarın bu kadar kutsallaştırılması, Schiller’in "put" metaforunu acı bir şekilde haklı çıkarıyor.
İnsani Değerlerin Kaybı
Schiller’e göre, insanın erdemi ve ahlakı, maddi çıkarların ötesindedir. Ancak çağımızda, başarı kavramı bile artık yalnızca ekonomik ölçütlere göre değerlendiriliyor. Bir kişi ne kadar zengin veya güçlü ise o kadar “başarılı” kabul ediliyor. Bu durum, insani değerlerin kaybına yol açıyor; dostluk, dürüstlük ve sadakat gibi erdemler, çıkar çatışmalarında kolayca göz ardı ediliyor.
Öte yandan, bireylerin kendilerini sürekli olarak rekabet içinde hissetmesi, toplumda yabancılaşma ve güvensizlik duygularını artırıyor. Bu da yalnızca bireyler arası ilişkileri değil, toplumsal uyumu da zedeliyor.
Alternatif Bir Yol: Ortak İyilik
Schiller’in mesajı, yalnızca eleştiri değil, aynı zamanda bir uyarıdır. Ona göre, insanoğlunun amacı, çıkarların ötesine geçerek ortak bir iyilik arayışında birleşmek olmalıdır. Bugün, sürdürülebilirlik ve sosyal adalet gibi kavramlar, bu doğrultuda atılmış önemli adımlardır. Ancak bu adımların kalıcı olması için, bireysel ve toplumsal değerlerimizin köklü bir dönüşüm geçirmesi gerekiyor.
Sonuç
Schiller’in “Çıkar, zamanın büyük putudur” sözü, modern insanın aynası gibidir. Her birey ve toplum, bu sözde gizli olan eleştiriyi anlamaya ve kendi hayatına uygulamaya çalışmalıdır. Çünkü çıkarın peşinde koşan bir dünya, yalnızca ahlaki bir çöküşe değil, aynı zamanda toplumsal bir felakete sürüklenebilir. Bugün bu putu yıkmak, belki de insanlığın en büyük sınavıdır.
Yorum Gönder