Başkalarının Yanlışını Tartarken, Kendi Doğrularımıza Bakmak

Bir yaz günü, Mehmet Amca mahalledeki gençlerle çay içip sohbet ediyordu. Herkes birbirine bir şeylerden şikâyet ediyordu: "Ali çok tembel, Ahmet bencil, Ayşe hep geç kalır..." Gençlerden biri, Mehmet Amca'ya dönüp sordu:

"Amca, sence insanlar neden hep başkalarının yanlışlarını görür ama kendi hatalarını kabul etmez?"

Mehmet Amca, ince belli bardaktan bir yudum aldı, gülümsedi ve şöyle dedi:
"Evlat, insanlar başkalarının hatalarını terazinin bir kefesine koymayı sever. Ama o terazinin diğer kefesine kendilerini koymayı unutur. İşte o zaman terazinin dengesini kaybederiz."

Bu söz üzerine gençler durakladı. Mehmet Amca, yerden bir taş aldı ve konuşmasını sürdürdü:
"Bir gün sen de hata yapacaksın. Hata yapmak insana mahsus. Ama o gün, seni yargılayan biri çıkıp, senin ne kadar doğru olduğunu sorgulamadan seni eleştirirse, ne hissedersin?"

Bu hikâye, hayatımızdaki en temel sorunlardan birini gözler önüne seriyor: Empati eksikliği. İnsanlar çoğu zaman başkalarının kusurlarını tartarken kendilerinin ne kadar kusursuz olduklarını sorgulamıyor. Halbuki adalet terazisi, iki kefesi eşit dolduğunda anlam kazanır.

İnsan Neden Kendini Sorgulamaz?

Kendini sorgulamak zordur çünkü aynaya bakmak cesaret ister. Yanlışlarımızı görmek, kibir perdesini aralamayı gerektirir. Oysa başkalarının hatalarını görmek kolaydır. Çünkü bu, kişinin kendini "daha doğru" hissetmesine olanak tanır.

Ancak şu unutulmamalıdır: Herkesin doğruları ve yanlışları bir bütündür. Her insanın hikayesi, kararlarını etkileyen geçmişi ve mücadele ettiği zorlukları vardır. Mehmet Amca’nın dediği gibi, "Bir insana bakarken önce onun ayakkabılarını giy, o yolları sen de yürü, sonra karar ver."

Kendini Terazinin Kefesine Koymak

Peki, nasıl daha adil bir terazi kurabiliriz?

  1. Kendi Hatalarını Kabul Et: Hata yapmanın bir zayıflık değil, insani bir durum olduğunu kabullenmek gerekir. Hatalarından ders çıkarabilen biri, başkalarının hatalarını daha anlayışla karşılayabilir.
  2. Empati Kur: Bir insanın neden hata yaptığını anlamaya çalış. Belki de senin gözünde yanlış olan bir şey, onun için bir tercihten çok bir zorunluluktu.
  3. Hızlı Karar Vermekten Kaçın: İlk izlenimle insanları yargılamak, çoğu zaman yanlış sonuçlar doğurur. Bir kez dur, düşün, sonra konuş.

Bir Anı: Terazi Dengelendiğinde

Geçmişte, Ayşe adında bir kadın, çalıştığı iş yerinde sürekli eleştiriliyordu. Müdürü onun yavaş çalıştığını, hatalar yaptığını söylüyordu. Bir gün Ayşe cesaretini toplayıp müdürüne, "Benim neden böyle davrandığımı anlamak için bir günümü yaşamalısınız," dedi. Müdürü, önce bu sözlere kulak asmadı. Ancak bir gün, Ayşe’nin hastalanıp işe gelemediği bir anda, onun sorumluluklarını üstlenmek zorunda kaldı. O gün, Ayşe’nin iş yerindeki işlerini ailesine bakabilmek için iki saat erken kalkarak yaptığını, gece geç saatlere kadar çabaladığını gördü.

Müdür, ertesi gün Ayşe’ye teşekkür etti ve ona haksızlık yaptığını kabul etti. Bu olay, terazinin dengelendiği bir anıydı.

Sonuç: Herkes Kendi Kefesini Doldurmalı

Hepimiz yaşamda birer yolcuyuz. Yanlışlarımız, doğrularımız kadar bizim bir parçamız. Başkalarını yargılamadan önce, terazinin diğer kefesine kendimizi koymalı, "Ben ne kadar doğruyum?" diye sormalıyız. Mehmet Amca’nın dediği gibi, adalet, terazinin iki kefesini de doldurabilmektir.

Belki de bu yüzden, yargılamadan önce düşünmek ve anlamaya çalışmak, insanlığın en değerli erdemlerinden biridir. Çünkü hayat, birbirimize aynalık yaptığımız bir sahnedir ve hiçbir ayna tek taraflı değildir.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski