Güz mevsiminin kendini iyiden iyiye hissettirdiği bir kasaba vardı

 İbrahim Tenekeci'nin bu dizelerinde derin bir teslimiyet, acı ve içsel bir farkındalık dile getiriliyor.

"Hâller vardır efendim, sözün geçmez kalırsın" ifadesi, insanın hayatında kontrol edemediği durumlara işaret ediyor. Bazen ne kadar çabalasak da sözümüzün veya gücümüzün yetmediği, elimizden bir şeyin gelmediği anlar vardır. Bu, bir çaresizlik ve kabulleniş hâlidir.

"Düşen nedir dalından, yaprak değil anlarsın" kısmında ise görünenle gerçeğin farklı olabileceği anlatılıyor. Dalından düşen bir yaprak gibi sıradan görünen bir olay, aslında daha derin bir anlam taşır. Belki bir kayıp, bir ayrılık ya da bir vedanın derinliği, yüzeydeki basitliğin ötesindedir.

Tenekeci burada insanın hayat karşısındaki kırılganlığını, kaderin ağırlığını ve her şeyin göründüğünden daha derin bir anlam taşıdığını vurguluyor. Bu, hem bir hüzün hem de bir içsel olgunlaşma mesajıdır.


Yaprağın Hikâyesi

Güz mevsiminin kendini iyiden iyiye hissettirdiği bir kasaba vardı. Rüzgâr, ağaçların dallarına usulca dokunuyor, sararan yaprakları birer birer yere indiriyordu. Bu kasabanın meydanında, yaşlı bir çınar ağacı tüm heybetiyle duruyordu. Çınarın dalında, düşmek üzere olan bir yaprak vardı.

Yaprak, hafifçe sallanıyor ve her geçen saniye biraz daha gevşiyordu dalından. “Beni taşıyan dalım, neden artık tutmuyorsun beni? Neden bırakıyorsun beni bu soğuk rüzgâra?” diye sordu. Dal, sessizdi. Onun yerine rüzgâr yanıtladı:

“Her şeyin bir vakti vardır, küçük yaprak. Dal seni taşıdığı kadar taşıdı. Şimdi toprağa karışma vaktin geldi.”

Yaprak korkuyordu. “Ama ben yeşilken bu ağacı süslüyordum. Rüzgârla dans eder, güneşle parıldardım. Şimdi yere düştüğümde ne olacağım? Hiçliğe mi karışacağım?”

Rüzgâr bu kez nazikçe esip onu teselli etti:

“Yaprak, sen düşeceksin ama yok olmayacaksın. Toprağa karışacak, köklere hayat vereceksin. Bir gün yeniden bu ağacın dallarında bir filiz olarak dönebilirsin. Bazen düşüş, sadece başka bir başlangıçtır.”

Bu sözler yaprağı biraz rahatlatmıştı. Ama yine de içindeki hüzün geçmiyordu. O sırada çınar ağacı derin bir nefes gibi yapraklarına seslendi:

“Düşmek, bir vedadır ama asla anlamsız değildir. Sen de ben de bu döngünün bir parçasıyız. Toprağa düşerek beni güçlü kılacak, bana yeniden hayat vereceksin. Unutma, her vedanın ardında bir hikâye saklıdır.”

Yaprak, dalından koparken çınarın sözlerini düşündü. Yere usulca indiğinde, son bir kez rüzgârla dans etti. Artık korkmuyordu. Düşüşünün bir anlamı olduğunu anlamıştı.

O gün kasabanın meydanındaki insanlar rüzgârla savrulan yaprakları izlerken, bir çocuk yerdeki yaprağı eline alıp babasına sordu:

“Baba, yaprak neden düşmüş?”

Babası gülümseyerek cevap verdi:

“Her yaprak bir gün düşer oğlum. Ama toprağa karışır ve ağaca güç verir. Bu, hayatın devam etme şeklidir.”

Çocuk, yaprağı dikkatlice toprağın üzerine bıraktı ve gülümsedi. O yaprak, bir dalın vedası, bir toprağın başlangıcı olmuştu. Ve her düşen yaprağın ardında, bir hikâye saklıydı.


YORUM GÖNDER

Daha yeni Daha eski