Paulo Coelho’nun eserlerinde sıklıkla karşımıza çıkan bir tema, insanın kendi hayatındaki sorumluluğu ve bu sorumluluğu üstlenme cesaretidir. Coelho'nun Simyacı romanında geçen bu diyalog, insan yaşamının belki de en kritik sorusuna dikkat çeker: Hayatımızı biz mi yönetiriz, yoksa hayatımızın seyri kaderin ellerinde midir?
Yaşlı adamın küçük çocuğa söylediği gibi, "Hayatımızın belli bir noktasında, başımıza gelenler üzerindeki kontrolümüzü kaybettiğimize ve kaderin bizi yönlendirdiğine inanırız." Bu düşünce, dünyadaki en büyük yalanlardan biri olarak sunulur. Peki, neden insanlar böyle bir yalanı benimser?
Kader ve Kontrol Yanılgısı
Hayat, kontrol edemediğimiz birçok olayla doludur: Doğum yerimiz, ailemiz, toplumsal koşullar, hatta doğal afetler gibi durumlar bizim irademizin dışındadır. Ancak, bu gerçeklik, yaşamımızın tamamen kontrolümüz dışında olduğu anlamına gelmez. Coelho, kaderi bir teslimiyet olarak değil, bir işbirliği olarak ele alır. Ona göre kader, bizi bir yöne çağıran bir rehber gibidir. Ancak bu rehbere uyup uymamak, bizim seçimlerimize bağlıdır.
Korku ve Rahatlık Arasındaki Çatışma
Kaderin her şeyi belirlediğine inanmak, aslında insanın en temel korkularından biri olan belirsizlikle başa çıkmanın bir yolu olabilir. Çünkü eğer her şey zaten yazılmışsa, başarısızlıklarımızın ya da hayal kırıklıklarımızın sorumluluğu bizde değildir. Bu düşünce bir yandan insanı rahatlatırken, diğer yandan kendi gücünü inkar etmesine neden olur. Coelho’nun "dünyanın en büyük yalanı" olarak tanımladığı tam da budur: Kendi hayatının yazarı olmaktan vazgeçmek.
Kendi Hikayemizi Yazmak
Coelho, kişisel efsane kavramını ortaya koyar; bu, her bireyin içinde bir çağrı hissettiği, kendine özgü bir yaşam amacıdır. İnsan, bu çağrıyı duymak ve peşinden gitmek için cesur olmalıdır. Hayatımızda kontrol edebileceğimiz en önemli şey, olaylara verdiğimiz tepkiler ve seçimlerimizdir. Bizim hikayemiz, işte bu seçimlerin toplamıdır.
Yaşlı adamın söyledikleri, bu noktada önemli bir gerçeği hatırlatır: İnsan, kendi yaşamının kahramanı olmaktan vazgeçmemelidir. Başarılar, yenilgiler, mutluluk ya da acı; hepsi, yaşamın dokusunu oluşturan unsurlardır. Ancak bu dokunun nasıl örüleceği, bizim elimizdedir.
Kader ve İnsan İradesi: Ortak Bir Yol
Coelho’nun felsefesi, kaderi inkar etmek yerine onunla dans etmeyi önerir. Kader, bizi bir yöne çekebilir, ancak adımı atan bizizdir. Hayat, kaderle insan iradesinin işbirliğinden doğar. Bu nedenle, Coelho'nun "dünyanın en büyük yalanı" olarak tanımladığı şeyden kurtulmanın yolu, kendi gücümüzü kabul etmek ve kendi hikayemizi yazmaya başlamaktır.
Sonuç olarak, Paulo Coelho’nun bu mesajı, insanın kendi hayatındaki sorumluluğunu hatırlatır. Kader bir yol olabilir, ancak bu yolda yürümek veya yeni bir yol açmak tamamen bize bağlıdır. Dünya, yalanlarla dolu olabilir, ama bu yalanlara inanmamak ve kendi gerçeğimizi yaratmak bizim elimizdedir.
"Yüreğinizi dinleyin. O, gerçek hazinenize ulaşmanın yolunu bilir."
Yorum Gönder