Biraz şamata yapacağım, size suskun, Şehrin sokaklarında yankılanan Gülüşlerimle dans edeceğim,


**Gülüşün Altında**

Ben güleceğim, sizi bilmem,
Biraz dalga geçeceğim belki,
Denizin köpüklerinde bulutların
Şekillerini göreceğim, siz bilmezsiniz.

Biraz eğleneceğim, size uzak,
Gecenin karanlığında yıldızlarla,
Kırık dökük düşlerin izinde
Dolaşacağım, siz bakmazsınız.

Biraz şamata yapacağım, size suskun,
Şehrin sokaklarında yankılanan
Gülüşlerimle dans edeceğim,
Siz dinlemezsiniz.

Biraz daha araştıracağım, size bilinmez,
Kitapların sayfalarında saklı
Gizli hikayeleri arayacağım,
Siz bulmazsınız.

Ben uyuyamam, sizi bilmem,
Rüyaların eşiğinde bekleyen
Gölgelerle sohbet edeceğim,
Siz duymazsınız.

Ama bilirsiniz,
Her büyük gülümseme,
Daha büyük bir kederi iter geriye,
Kedigillerden öğrendiğimiz bir gerilim,
Öne fırlamak için hazırda bekler.

Ve şair, menziline giren
Okurun duygu ve düşüncesinde
Dilini, sözünü isabet ettirir,
Bazı şiirler böyledir.

Kendine çeker,
Anaforlar oluşturur,
Turunç çiçeklerinin kokusunda
Sararak mest eder,
İroni ve mizahla donanmış
Güzel kokular gibi sarar okuru.




**Kendi Oz’uma Yolculuk**

Bir sabah uyandım, rüzgarla doldu evim,  
Gökyüzü mavi bir perde, ardında ne gizler ki?  
Yolculuk başlar hayalle, düşlerin ardında,  
Bir Oz’a doğru giderken, kalbim huzur bulur.

Yol boyunca dostlar, adımlarıma eşlik eder,  
Korkuluk, teneke adam, aslan, hepsi beraber.  
Birlikte geçeriz ormanları, yolları aşarız,  
Güzel günlere doğru umutla koşarız.

Bu yolda öğrendim, cesaretin sırrını,  
Her düşüşte kalkmayı, yenmeyi korkularımı.  
Dostluğun kıymetini, sevginin gücünü,  
Her adımda hissettim, içimdeki özgürlüğü.

Küçük bir çocuğu, büyük bir dünya gördüm,  
Kendi kalbimde saklı, kendi Oz’umu buldum.  
Anladım ki hayat, bir yolculuktur aslında,  
Öğrenmekle dolu, her gün yeni bir kapıda.

Rüzgar fısıldar kulağıma, "Korkma, yürü ileri,"  
Kendi Oz’unda bulursun, içindeki o derin yeri.  
Kalbindeki sihirle, aşarsın her engeli,  
Kendi masalını yazarsın, hayatın ta kendisi.

Dönüş yolunda fark ettim, her şey bir düş gibi,  
Evde bekleyen sevdiklerim, gerçeğin özü gibiydi.  
Oz’da bulduğum cevherler, kalbimde saklı bir hazine,  
Geri döndüğümde anladım, gerçek evim kendi içimde.

Rüyalar ve gerçekler, iç içe geçmiş gibiydi,  
Bir çocuk kalbiyle dünyayı seyrederdim.  
Oz’un büyüsü aslında, içimizde saklı bir yer,  
Gerçekten inandığında, her yerde bulabilirsin Oz’u.

Gözlerimi kapatıp, rüzgarla dans ederken,  
Kendi Oz’uma doğru bir yolculuğa başlarken,  
Anladım ki şiir, içimdeki o derin deniz,  
Her mısra bir adım, kalbimin sesidir sessiz.

Sonunda vardığımda, içimde bir Oz buldum,  
Hayallerle dolu, sevgiyle yoğrulmuş bir ruh oldum.  
Her adımda, her nefeste, kendi şiirimi yazdım,  
Bu yolculukta ben, kendimi yeniden yarattım.




**Kalemin Dansı**

Geceye düşen ilk yıldızla başlar yolculuk,  
Kalemim uçar kağıtta, sessizce, usulca.  
Her harfte bir hikaye, her noktada bir durak,  
Ruhumdan süzülen mısralarla buluşur gerçek.

Sessizliğin içindeki fısıltılarla konuşur,  
Kalemim bazen çığlık olur, bazen bir vuslat.  
Düşlerimle gerçeğin arasında ince bir köprü,  
Her satırda yeniden doğar, yeniden yaratır.

Bazen bir bahar sabahı, bazen kara kış,  
Her mevsimle değişir, şekillenir bu düş.  
İçimdeki denizde, dalgalarla dans eder,  
Her kelime bir inci, derinlerde saklı bir hazine.

Yazdıkça özgürleşir, kanatlarını açar,  
Kelimenin sihriyle uçsuz bucaksız diyarlara.  
Bir mısrada bulurum huzuru, diğerinde aşkı,  
Kalemin dansında saklı, hayatın tüm renkleri.

Gecenin karanlığında bir ışık gibi parlar,  
Kalemimle keşfederim, dünyanın her yanını.  
Her dizede yeni bir dünya, yeni bir umut,  
Kalemin dansı sürer, hiç bitmeyen bir melodi gibi.

Sabahın ilk ışıklarıyla son bulur bu dans,  
Ama her yeni günde başlar yeniden, durmaksız.  
Kalemimle yürürüm, her adımda bir şiir,  
Hayatın ritmiyle uyum içinde, hep bir adım ileri.


Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski