Bir fırça darbesiyle başlar her şey, Renklerin çiçek açması, çiçeklerin şenliği olur resimde.

 


Tuvaldeki Bahar


Bir fırça darbesiyle başlar her şey,
Renklerin çiçek açması, çiçeklerin şenliği olur resimde.
Her bir yaprak, her bir dal,
Ressamın elinde hayat bulur, canlanır.

Bir borç gibi hissediyorum içimde,
Çiçeklere karşı, doğanın tüm güzelliklerine.
Onları tuvale taşımak, ölümsüz kılmak,
Sanatla, sevgiyle, sonsuz bir dokunuşla kucaklamak.

Sarı güneşin altında açan papatyalar,
Mor lavantaların huzur veren kokusu.
Kırmızı gülün aşkı, beyaz zambakların masumiyeti,
Her biri bir ressamın fırçasından dökülür.

Ve ben, sessiz bir gözlemci,
Bu güzellikleri tuvale aktaran bir aracı.
Çiçeklere karşı borcumu öderim,
Her bir fırça darbesiyle, her bir renk katmanıyla sanatın gerçek sahibine hayran kalırım.


Renklerin Sesi

Bir zamanlar, küçük bir köyde yaşayan yaşlı bir ressam vardı. Adı Emre'ydi ve köyün en yetenekli ressamı olarak bilinirdi. Ancak Emre'nin bir sırrı vardı; renkleri duyabiliyordu. Evet, yanlış duymadınız. Her bir renk, onun için farklı bir melodi çalardı. Kırmızı tutkuyla, mavi huzurla, sarı neşeyle şarkı söylerdi.

Emre, her sabah tuvalinin başına geçer ve renklerin sesini dinleyerek günün resmini yapmaya başlardı. Bir gün, köyün en güzel bahçesine gitti ve oradaki çiçekleri resmetmeye karar verdi. Fırçasını daldırdığı her renk, ona çiçeklerin hikayelerini fısıldardı. Kırmızı güller aşkı, mor menekşeler sakinliği, sarı papatyalar ise dostluğu anlatırdı.

Resmi bitirdiğinde, köy halkı toplandı ve Emre'nin yarattığı eseri hayranlıkla izledi. Onlar sadece renklerin güzelliğini görebiliyorlardı, ama Emre için bu resim, doğanın kendisiyle konuştuğu bir senfoniydi.

Günlerden bir gün, köyün gençlerinden biri Emre'ye yaklaştı ve ressam olmayı öğrenmek istediğini söyledi. Emre, genç çırağını kabul etti ve ona renklerin dilini öğretmeye başladı. Zamanla çırak da renklerin sesini duymaya başladı ve köy, iki yetenekli ressamın eserleriyle daha da renklendi.

Emre'nin sırrı artık bir sır olmaktan çıkmıştı, ama o ve çırağı için bu, sanatın sihirli dünyasına açılan bir kapıydı. Ve böylece, renklerin sesi, köydeki her evin duvarlarında, her çocuğun gülümsemesinde yaşamaya devam etti.




Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski