Bir zamanlar, bir gölde yaşayan bir kurbağa vardı. Bu kurbağa çok yalnızdı

 Bir zamanlar, bir gölde yaşayan bir kurbağa vardı. Bu kurbağa çok yalnızdı, çünkü diğer kurbağalar onunla oynamak istemiyorlardı. Onlar, onun çok çirkin ve sıkıcı olduğunu düşünüyorlardı. Bu yüzden, kurbağa günlerini gölün dibinde saklanarak geçiriyordu.

Bir gün, gölün üzerinde bir şey parladığını gördü. Merak edip yüzeye çıktı. Orada, güneşin ışığında pırıl pırıl yanan bir balık gördü. Bu balık, gölün en güzel balığıydı. Onun pulları, gökkuşağının tüm renklerini yansıtıyordu. Kurbağa, balığı görür görmez ona aşık oldu. Ama, balığın onu fark etmediğini biliyordu. Çünkü, balık çok hızlı yüzüyor ve sürekli başka balıklarla oynuyordu.

Kurbağa, balığa yaklaşmaya çalıştı, ama balık onu görmedi. Kurbağa, balığa seslendi, ama balık onu duymadı. Kurbağa, balığa çiçekler getirdi, ama balık onu umursamadı. Kurbağa, balığa nasıl aşık olduğunu anlattı, ama balık ona güldü. Balık, kurbağanın çok çirkin ve sıkıcı olduğunu söyledi. Ve onunla asla arkadaş olmayacağını söyledi.

Kurbağa, çok üzüldü. Gölün dibine geri döndü. Orada, ağlayarak uyudu. Rüyasında, balığın onu sevdiğini gördü. Ama, uyandığında, yine yalnızdı.

Ertesi gün, gölün üzerinde bir şey daha parladığını gördü. Bu sefer, bir balıkçının oltasıydı. Balıkçı, gölün en güzel balığını yakalamak istiyordu. Oltasına, parlak bir yem taktı. Balık, yemi görünce, ona doğru yüzdü. Ama, yemin bir tuzak olduğunu anlamadı. Oltaya ısırınca, balıkçı onu çekti. Balık, korkuyla çırpındı. Ama, kaçamadı.

Kurbağa, olanları gördü. Balığın tehlikede olduğunu anladı. Onu kurtarmak istedi. Ama, nasıl yapacağını bilmiyordu. Çünkü, o çok küçük ve zayıftı. Ama, yine de denemeye karar verdi. Yüzeye çıktı. Oltanın ipini ısırdı. İpi koparmaya çalıştı. Ama, ip çok kalındı. Kurbağa, çok zorlandı. Ama, vazgeçmedi.

Balıkçı, kurbağayı fark etti. Ona kızdı. Çünkü, onun balığını kaçırmasından korkuyordu. Oltasını salladı. Kurbağa, havaya fırladı. Ama, ipi bırakmadı. Tekrar ısırdı. İpi koparmak için daha çok uğraştı.

Balık, kurbağanın onu kurtarmaya çalıştığını gördü. Ona şaşırdı. Çünkü, onun onu sevmediğini sanıyordu. Ama, kurbağanın onun için hayatını tehlikeye attığını gördü. Ve onun ne kadar cesur ve fedakar olduğunu anladı. Kurbağaya, teşekkür etmek istedi. Ama, konuşamadı. Çünkü, oltanın yemi ağzını kapamıştı.

Kurbağa, son bir hamle yaptı. İpi, dişleriyle kopardı. Balık, serbest kaldı. Suya düştü. Kurbağa da suya düştü. Ama, çok yorulmuştu. Suyun altında kaldı. Balık, onu gördü. Onu kurtarmak istedi. Ona doğru yüzdü. Onu ağzıyla yakaladı. Yüzeye çıkardı. Kurbağa, nefes aldı. Gözlerini açtı. Balığı gördü. Ona gülümsedi.

Balık, kurbağaya sarıldı. Ona, çok özür dilediğini söyledi. Onun, onu hak etmediğini söyledi. Ama, onun, onu sevdiğini söyledi. Kurbağa, çok mutlu oldu. Onun, onu affettiğini söyledi. Ve onun, onu da sevdiğini söyledi.

Böylece, balık ve kurbağa birbirlerine kavuştular. Gölün diğer hayvanları, onları kutladılar. Onların, çok güzel bir çift olduğunu söylediler. Ve onlara, mutlu bir hayat dilediler.

Balık ve kurbağa, birlikte yaşamaya başladılar. Gölün yüzeyinde ve dibinde dolaştılar. Birbirlerine şarkılar söylediler. Birbirlerine hediyeler verdiler. Birbirlerine sevgilerini gösterdiler. Ve birbirlerini hiç bırakmadılar.

Ve onlar, sonsuza dek mutlu yaşadılar.


Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski